Koronavirüsle bir yılı aşkın süredir savaşıyoruz lafta değil cidden savaşıyoruz. savaş için illa ağır silahlar kullanmaya da gerek yok bu da bir biyolojik savaş.
Hala durumun ciddiyetini anlamayan insanlar var ben inanmıyorum demekle bu virüs bu savaş bitmiyor bitmeyecekte.
Şimdi vurdumduymazlara soruyorum Ne zaman kendinize gelip sorumluluk sahibi olacaksınız?
Benim senin hepimizin yaptığı hatalar birilerinin ölümüyle sonuçlanıyor. Kim mi? Bu sıralamaya uzaktan başlayalım. Mesela canın sıkıldığında bazen hiç sebepsiz yere aradığın bazen de ölümle savaştığın anda onlara ihtiyacın olduğu 112 acil sağlık ekibi...
Mesela evine hırsız girdiğinde korktuğunda saldırıya uğradığında aklına ilk gelen numara polis, jandarma yani güvenlik güçleri...
Yıllarca insanların sağlığına kavuşması için dirsek çürütmüş yeri gelmiş magandaların hedefine uğradığı doktorlarımız...
Sana veya çocuğuna okumayı yazmayı öğreten adam olmanı meslek sahibi olmanı sağlayan öğretmenlerimiz...
İyileşmen için kullanman gereken ilaçları temin eden eczacılar...
Gece saat kaç olursa olsun canın bişey istediğinde zamanla yarışan hatta ölümle yarışan kuryeler...
Cebinde paran olmadığında sonra verirsin diyen bakkal amcan...
Gece gündüz demeden ailesini geçindirmek zorunda olduğu için 4 kişinin işini tek başına yapmaya çalışan fabrika işçileri...
Bunların ölümleri seni etkilemedi mi? Şimdi sayacaklarım seni etkileyecek mi bakalım..
Seni dokuz ay karnında taşıyan annen, gecesini gündüzüne katarak sen daha rahat yaşa diye etini tırnağına katarak çalışan baban...
Bazen ekmeğini bazen çikolatanı paylaştığın kardeşin, abin, ablan...
Birlikte büyüdüğün mahallede çocukluk arkadaşın, iş arkadaşın...
Son nefesini onun yanında vermek istediğin eşin...
Ve son olarak ayağına taş değse canının yandığı çocukların...
İşte bu ölümlere bir yıldır şahit oluyoruz ama akıllanmıyoruz! Ne gece gezmelerinden nede partilerden ödün vermiyoruz. Ama birileri açlıktan ölmemek için virüsün yuvasına gidiyor her gün çalışmak zorunda olduğu fabrikalara.
Fabrikalar nasıl denetleniyor ya da kim denetliyor? Patronlar işçilerini mi yoksa kazandığı parayı mı düşünüyor? Bana sorursanız işçiyi düşünür gibi yapıp cebine girecek parayı hesaplıyor çünkü dediğim gibi dört kişinin yapması gereken işi bir çalışanına yaptırıyor!
Böyle ağır bir yazıyı gecenin 2’sinde yazıyorum ateşler içinde yanan anne ve babamın baş ucunda sabahlarken... maalesef bizde bu koronavirüsle savaşa dahil olduk olmak zorunda kaldık hatta...
Ben bir yıldır hep dikkat ettim yeri geldi kalabalık ortamın olabileceği habere bile gitmedim çünkü 60 yaşında bir babam yıllardır hastalıklardan yüzü gülmeyen bir annem ve daha hayatının baharında olan kardeşlerim için...
Şimdi diyeceksiniz dikkat ettin de ne oldu bak yakalanmışsınız diye! İşte o iş öyle olmadı... staj için üniversite öğrencilerine hak tanınmadı kararı bölüm başkanları verdi. Bazı bölümler benim öğrencimin sağlığı her şeyden önemli diyerek geniş çaplı araştırma konusu verdi kimi bölümde öğrencilere staj yapacaklar kararı verdi. Bu nedenle kardeşim staj için başladığı iş yerinde bu hastalığa yakalandı. Önce temaslı oldu 3 gün sonra ateşler içerisinde yanmaya başladı yaptırdığımız test bu defa pozitif olmuştu. 2 gün ateşler içinde yandı bir damlacık bedeniyle savaşmaya başladı ama ateşi onu hiç bırakmadı. Bende onu bırakmadım çünkü dünya bir yana o bir yana benim için ben ona bakarken bu defa ben yakalandım bu hastalığa benim sürecimde öyle eklem ağrılarım oldu ki ayaklarımı kessinler diye ağladım! Abartmıyorum o şekilde ağladım dayanması çok zor bir süreç yaşadım. Her nefes alışımda bir sonra nefesi alamayacakmış gibi hissettim tam ilaçlarım etki etmeye başladı derken annem ve babamda düşürülmeyen bir ateş ve öksürük başladı. Maalesef onlarda şu an bu hastalıkla savaşıyor. Ben ilk defa onları kaybetmekten bu kadar çok korkuyorum! Sadece Allah’ım onları bizlere bağışlasın diye dua ediyorum.
Böyle pençesine düştüğünüzde sevdiğiniz gözlerinizin içine bakarak yardım istediğinde nefes alamadığında ona nefes olamıyorsunuz ya işte o zaman anlıyorsunuz tüm gerçekleri...